22 Ocak 2012 Pazar

EFSANE SEZON 5: 2001-02 İTALYA





















Efsane sezon serimizin yarısına geldiğimizde rotayı çizmeye çevirmenin zamanı geldi. Bir aksilik olmazsa bu serinin her ayağında farklı bir lige yer vereceğiz. 5 Mayıs 2002 tarihi İtalya Ligi için unutulmaz günlerden bir tanesiydi. Unutulmazdı, çünkü bugün Orduspor'un başında bulunan ve daha önce 2 kez Mallorca ile 2 kez de Valencia ile yerel ve uluslararası turnuvaların finalini kaybeden Hector Cuper kariyerindeki ilk şampiyonluğu elde edebilirdi. Stadyumdaki 80 bin kişinin, hatta rakip seyircilerin bile onları desteklediği bir günde kaybettiler. Hikayeye başlayalım. İtalyanların La favola del 5 Maggio”yani "5 Mayısın Hikayesi" olarak anlattığı hikayeye.

2001-02 sezonunda, Inter'de Marco Tardelli'den boşalan teknik direktörlük görevine, son 2 sezon Valencia ile 2  Şampiyonlar Ligi finali oynamış ve sırasıyla Real Madrid ve Bayern Munich'e kaybetmiş olan Arjantinli teknik adam Hector Cuper getirildi. Inter 1989'dan beri lig şampiyonu olamıyordu ve Lippi ile Tardelli dönemleri tam bir hüsrandı. Francesco Toldo, Fiorentina'dan transfer edilerek kale sağlama alındı. Emre Belözoğlu ve Okan Buruk Galatasaray'dan transfer edildiler. Christian Vieri, Mohammed Kallon, Alvaro Recoba'dan oluşan hücum hattı elbette 2 senedir sakatlıklar sebebiyle ortalarda görünmeyen Ronaldo'yu da bekliyordu. Javier ve Cristiano Zanetti, Stephane Dalmat, Luigi di Biagio, Clarence Seedorf, Dario Simic, Nicola Ventola, Ivan Cordoba, Marco Materazzi gibi isimler de katıldığında kadro müthiş bir güç haline geliyordu. Öyle ki Farinos, Vivas, Gresko, Sergio Conçeicao, Grigorios Georgatos gibi isimler bu kadronun önemsiz adamları gibi görünüyorlardı.

Ezeli rakip Milan sezona Fatih Terim ile başladı. O sezonun hikayesini Fatih'in Rossoneri'si yazısında bulmak mümkün. Son şampiyon, Fabio Capello yönetimindeki Roma ise kadrosunda bulundurduğu 6 Brezilyalı'ya ilaveten Batistuta, Delvecchio, Totti, Montella dörtlüsünün birbirine alternatif olduğu müthiş forvet hattıyla yine şampiyonluk adaylarındandı. Salas, Nedved, Trezeguet, Davids, Thuram gibi oyuncuları İtalyan oyuncularının etrafına çok iyi yerleştiren Juventus'ta, teknik direktör Marcelo Lippi ise Alessandro Del Piero, Antonio Conte, Gianluca Zambrotta, Gianluca Pessotto ve tabii ki Gianluigi Buffon gibi yerli oyuncuları ile devrede olacağını daha ligin başında gösterdi.

Inter lige ilk 5 haftada 4 galibiyetle başladı. 5. haftada Georgatos'un golüyle Bologna 1-0 mağlup edildi ve liderlik koltuğuna oturuldu. Ondan önceki 4 hafta Juventus zirvenin sahibiydi. 7. haftada Milano derbisinde Fatih Terim'in takımı onları 4-2 mağlup etti ve liderlikten indirdi.Luigi del Neri'nin sürpriz takımı Chievo liderlik koltuğuna oturmuştu. Inter'in şansı Roma'nın sezona kötü başlaması Juventus'un da 5 ve 9. haftalar arası tek bir galibiyet alamamasıydı ve siyah beyazlılar bu süre zarfında Roma'ya evinde mağlup olup Torino derbisinde beraberliğe razı oldu. 9. hafta Juventus-Inter maçı da 0-0 bitti ve 11. hafta Lazio Juventus'u evinde 1-0 mağlup etti. Lippi'nin takımı ilk 11 haftada sadece 4 galibiyet alabilmişti ve kendisine 5. sırada yer buldu. Inter ise 12. hafta Atalanta'yı deplasmanda 4-2 mağlup edip liderlik koltuğuna oturdu. 14. hafta lider ile takipçinin maçında, San Siro'da Inter ve Chievo karşı karşıya geldi. İtalyan futbol tarihinin en yaratıcı-mütevazi hücum ikililerinden Bernardo Corradi ve Massimo Marazzina'nın 1'er golü ile konuk ekip 2-1 kazandı ve liderlik koltuğunu geri aldı. Bu sırada Roma ve Juventus da galibiyet serisine başlamıştı ve bu 4 takım ilk 4'ü oluşturdular. AC Milan o sırada Fatih Terim'i kovmuş ve Carlo Ancelotti'yi göreve getirmişti, bu hoca değişikliği onları sezon sonuna kadar şampiyonluk yarışından uzak tuttu.

3 takım devre arasından sonra ilk 3 sıraya yerleştiler. Christian Vieri'nin muhteşem formu 11 ve 21. haftalar arasındaki 11 haftada sadece 1 maçı boş geçmişti. Inter 24. hafta Udinese'yi evinde 3-2 mağlup etti ve ilk 4 haftadan sonra ilk kez liderliğe yükselen Juventus'un Torino derbisinde 2-2 berabere kalması ile koltuğu devraldı. 26. hafta Juventus'la 2-2 berabere kalıp 28. haftada Roma'yı 3-1 mağlup ettiler. Takım 30. haftada kendi evinde çok kritik bir Atalanta maçı kaybetti. Liderlikte kaldılar ama Juventus ve Roma'nın nefesi artık iyiden iyiye hissedilmeye başlanmıştı. Son 4 haftaya girilirken Cuper'in takımı 62 puanla liderdi, Roma 60 puanla onu takip ediyordu ve Juventus 59 puandaydı.

31. haftada 3 takım da kazandı. Juventus Milan'ı Arjantinli defans oyuncusu Chamot'nun kendi kalesine attığı golle 1-0 mağlup etti. Inter Guardiola'nın penaltı golüyle 1-0 mağlup duruma düştüğü Brescia maçını 80 ve 83. dakikalarda Ronaldo'nun attığı gollerle kurtardı. Roma da Parma'yı 3-1 ile geçti. 32. haftada hem Roma hem de Inter takıldı. Roma Milan'ı geçemedi, Inter ise sezonun ilk yarısında kendilerine darbe vuran Chievo'yu deplasmanda da mağlup edemedi. Federico Cossato'nun 90. dakikadaki golü Inter'in 1 puana razı olmasına sebep olmuştu. Inter 66 puanla liderlik koltuğunda kaldı. Juventus 65 puanla ikinciliğe oturdu ve 64 puanla üçüncülüğe indi.

33. hafta yine kayıpsız geçildi. Roma, 1 hafta önce Inter'i çelmeleyen Chievo'yu 5-0 ile geçti. Juventus, Inter'e 2 hafta önce ecel terleri döktüren Brescia'yı 5'ledi. Bu 2 skor adeta Inter'in son haftalardaki stresinin bir göstergesiydi. Inter Piacenza'yı 3-1 mağlup etti ve son haftaya 69, 68, 67 gibi heyecanın dorukta olduğu bir sıralamayla girildi. 3 takım da deplasmana gidecekti. Roma sene boyunca Juventus'tan 4 puan çalan Torino deplasmanına giderken Juventus küme düşmeme mücadelesi veren Udinese deplasmanına gitti. Inter ise işi en zor olandı. Roma Olimpiyat Stadyumu'nda Lazio karşısına çıkacaklardı. Lazio'lu taraftarların hiçbirisi kazanmak istemiyordu çünkü Inter'i mağlup etmeleri halinde ezeli rakip Roma'nın şampiyon olma şansı vardı. Olimpiyat Stadyumu'nda 70 bini aşkın taraftarın tümü Inter'i destekleyecekti. Hector Cuper kariyerindeki bir başka finale gelmişti ve her şey kendi elindeydi. 5 Mayıs 2002 tarihinde bütün maçlar aynı tarihte başladılar.

Juventus daha 11 dakika içinde Trezeguet ve Del Piero'nun golleri ile 2-0 öne geçti. Ancak sadece Inter değil Lazio tribünlerini de ayağa kaldıran gol, 1 dakika sonra Christian Vieri'nin sağ kanattan kullanılan korner atışı sonucunda oluşan karambolde yaptığı vuruşla geldi. Inter Lazio önünde 1-0 öne geçmişti.

Karel Poborsky 19. dakikada kendi taraftarlarının dahi yuhaladığı bir gole imza atarak durumu 1-1'e getirdi. 5 dakika sonra Luigi di Biagio yine sağ kanattan kullanılan bir kornere ön direkte kafayı vurarak takımını tekrar öne geçirdi. Ancak Çek Poborsky'nin "ben bu oyunu bozarım" tavrı devrenin son dakikasında da devam etti ve Inter defansının kafayla Toldo'ya vereceği geri pasını önceden sezen futbolcu araya girerek maça 2-2'lik eşitliği getirdi. Devreler bittiğinde Juventus Inter'in üzerine çıkmıştı.

Cuper ikinci devrede Emre Belözoğlu dahil olmak üzere tüm kozlarını sahaya sürdü ama kaderinden kurtulamayacaktı. Önce 1997-99 yılları arasında Inter forması giymiş Diego Simeone, sonra da Simone Inzaghi Lazio adına golleri sıraladılar. Bu sırada Roma da Torino deplasmanında Cassano ile golü bularak 1-0 öne geçmişti. Destekledikleri Inter'in kendi takımlarını alt edemeyeceğini gören Laziolular bu sefer 2-0 öndeki Juventus'un gol yememesini beklemeye başladılar. Korktukları olmadı. Maçlar o şekilde bitti ve Juventus 71 puanla şampiyon oldu. Roma 70 puana yükselmiş, Cuper de 69 puanla yine şampiyonu alkışlamak zorunda kalmıştı.




















Cuper'in bu laneti 7 yıl sonra da karşısına çıktı. Aris ile Yunanistan Kupası finalinde Panathinaikos'a mağlup oldular. Juventus o sezondan sonra izleyen sezon da şampiyon oldu. Inter şampiyon olabilmek için Moggipoli Skandalına kadar beklemek zorunda kalacaktı.Terezeguet o hafta 1 gol attı ve gol sayısını 24'e çıkardı ama, son hafta Piacenza formasıyla 2 gol atan Dario Hubner onu yakaladı ve krallığı paylaştılar. Vieri'nin 22 golü Inter'e yetmedi.

Son haftaya kadar Roma ve Inter 17'şer hafta, Juventus ise sadece 5 hafta liderlik koltuğunda oturmuştu ve Juventus'un bu 5 haftasının 4'ü ilk 4 haftadaydı. Kısacası o koltuğa en az oturan takım sezon sonunda şampiyonluğu kucaklamıştı. O günün görüntüleri aşağıdaki videodan izlenebilir.




Efsane Sezon 1: 1988-89 İngiltere
Efsane Sezon 2: 1998-99 Almanya

Efsane Sezon 3: 2005 Japonya
Efsane Sezon 4: 1991-92 & 1992-93 İspanya

Hiç yorum yok: